Okuyoruz, yazıyoruz, birinci sınıfı da bitiriyoruz. Herkesi ama herkesi okuma bayramımızda görmek istiyoruz.
Volkan beni Cumartesi günkü okuma bayramına davet etti. Sınıfındaki her çocuk bir şeyler yapacakmış. Kimi şiir okuyacak, kimi şarkı söyleyecek, kimi mini danslar ve skeçlerle günü renklendirecek... Volkan’ın payına düşen de Karagöz... Öğretmen ile Karagöz’ün karşılıklı konuşmasını bir arkadaşı ile birlikte hazırlıyorlar.
İki gündür elimde kağıt Volkan’la prova yapıyoruz. Ben öğretmen o Karagöz, bir güzel rolünü yapıyor ki sormayın. Ama o gün kıyamet kopacak diye annesinin de benim de ödümüz kopuyor. Niye mi?
Birincisi; öğretmeni bir gün derste uyurken resmini çekmiş. Sonrasında annesiyle de paylaşmıştı Volkan’ın sırada nasıl uyuduğunun görüntüsünü... Volkan’a sorduğumuzda “ben orada uyumuyordum, gözlerimi dinlendiriyordum” diyor. Bir ders boyunca dinlendirmiş ya, neyse... Okuma bayramında öğretmen Volkan’dan izin istemiş “Hazırladığım ön sunumda bu resmini kullanabilir miyim?” diye. Volkan da izin vermiş. Gelgelelim Volkan resmin altında “Volkan burada uyumuyor, sadece gözlerini dinlendiriyor” yazacağını düşünüyor. Bakalım yazacak mı? Yazmazsa sınıf arkadaşlarının dilinden kurtulamayacak.
İkinci konu Volkan’ın kostümü... Karagöz kıyafetlerini aldık, üzerine giydirdik. Sakalı falan da var. Öyle güzel oldu ki üzerinde... Öte yandan sınıfta böyle kostümü olan galiba sadece kendisi... Bir de her şeyi yanlış anlayan, söylenenleri kendince yorumlayan, söz dinlemez-laf anlamaz Karagöz ondaki rol... Arkadaşları repliklerine güldükçe Volkan delirecek...
Her akşam birkaç kere rolümüzü tekrarlıyoruz, bir terslik olmasın diye... Ama annesi ile kaygılarımız aklıma geldikçe o günkü halini düşünüp gülmeden edemiyorum.
Haydi hayırlısı!
Volkan’ın meşhur skeci de böyle;
KARAGÖZ VE ÖĞRETMEN
(Karagöz okula gelir)
KARAGÖZ: Muallim bey nasılsınız?
ÖĞRETMEN: Teşekkür ederim, iyiyim.
KARAGÖZ: Bizim oğlanın durumu nasıl?
ÖĞRETMEN: Oğlunuz çok zayıf!
KARAGÖZ: Haklısınız efendim. Çocuk bugünlerde çok kilo verdi.
ÖĞRETMEN: Öğle değil, dersi zayıf.
KARAGÖZ: Evet, evet çok haklısınız. Hepsi zayıf kerataların... Yemek yerine abur cubur yiyorlar.
ÖĞRETMEN: Öyle değil efendim, karnesi zayıf.
KARAGÖZ: Evet haklısınız. Karneler eskiden kalın kartona yapılırdı. Oysa şimdikiler kağıt gibi.
ÖĞRETMEN: Siz benim ne demek istediğimi bilmez misiniz?
KARAGÖZ: Aman efendim, nereden bileyim. Siz yemek isterken burada değildim.
ÖĞRETMEN: Ne yemeği Karagöz’üm. Sözü dağıtmayın.
KARAGÖZ: Közü ben dağıtmıyorum, rüzgar dağıtıyor. Baksana dışarıda fırtına var.
ÖĞRETMEN: Karagöz’üm esas fırtına senin içinde.
KARAGÖZ: Haklısınız muallim bey. Hacivat amcasından oğluma özel ders vermesini isteyeceğim.
Çok teşekkür ederim mete han bey, şu sıralar bloguma yazı giremedim ama en kısa zamanda eski düzenime tekrar döneceğim, ilginiz ve iyi dilekleriniz için teşekkür ederim.
YanıtlaSil