16 Nisan 2012 Pazartesi

Yine okul toplantısındaydım

Yine okul toplantısındaydım, yine Türkçe öğretmenine hayran kaldım.

Yılın son okul toplantısıydı. Sınıf tam bir Hababam Sınıfı, gelen giden öğretmen sınıftan şikayet ediyor. 7C... okulda mimlenmiş. Tüm öğretmenler gibi Türkçe öğretmeni de sınıftan memnun değil. Tüm veliler fazla takılmadık, öğretmenler de sağ olsunlar çocukların ergenlik döneminde olduklarını, bunun bir geçiş dönemi olduğunu söyleyerek çocuklara ellerinden gelen destek ve anlayışı göstereceklerini belirttiler. Türkçe öğretmeni onca konunun arasında yine de çocukların kitap okuma ve tiyatroya gitme alışkanlığını kazanmaları için velilerden güçlü bir destek istedi. Tiyatro olarak “At”ı önerdi örneğin. Kitaplardan da “Kendi Kutup Yıldızını Bul”... Tüm velilere de tavsiye etti ve “Çocuklar okuduktan sonra bir de siz okuyun, size de iyi gelecek” dedi.

Eve döndüğümde aldım kitabı elime... Nüvide Gültunca Tulgar, Önder’e söylemek istediğim hemen hemen her şeyi konu konu kitapta söylemiş. Küçük küçük anlatılarla ve yalın bir dille anlattığından Önder’in yaşına çok çok uygun bir kitap aynı zamanda, Türkçe öğretmeninin tavsiye ettiği...

Keyifle okudum ve bir çırpıda kitabı yarıladım. Kitabın içinden beğendiğim bir sözü de bloğuma taşımayı ihmal etmedim.

“İnsan dünyaya bir defa gelir. Adam gibi yaşarsa bir kere gelmek de yeterlidir.” Joe. E. Lewis

Tabi Önder yakaladı hemen ve başladı...

“Vay vay vay hemen araklama halleri ha”
“Çok beğendim na’pıym?”
“Böyle yazılarını araklaya araklaya mı yazıyorsun?”
“Ona araklama demeyeyim, alıntı diyelim”
“Niye? Basbayağı araklıyorsun işte”

Bu esnada hala cümleyi yazmaya çalışıyorum. Cümle bittikten sonra söyleyenin adını da yazdım.

“E madem arakladın, niye söyleyenin adını yazıyorsun?”
“Bu bir araklama olmasın diye. Gördün mü bak, referans gösterdim, araklamadım anlayacağım”
“Ne tuhafsın, ya doğru düzgün arakla, isim misin koyma ya da kendin bir cümle uydur onu yaz”
“Aaa sana ne zararı var! İsim de belirterek paylaştım işte. Bence sen de böyle durumlarda benim yaptığım gibi yapmalısın.”
“Anlayamadım! Başkası kafa yormuş, niye ben bir kez daha yorayım”
“O zaman araklama! Başkasının kafa yorduğuna saygılı ol biraz”
“Of anne ya yine başladın öğretmen edasıyla ders vermelere... Seninle anne-oğul şöyle ağız tadıyla bir araklanmaz bile”
“O araklama lafını bir kenara bırakmadıkça olmaz. Kaldı ki elinde tuttuğun şu kitap da benimle aynı şeyleri söylüyor bir anlamda...”
“Tamam pes, arızaya bağladın yine”

‘Benden de pes, bu şekilde devam edince kaybeden hep ben oluyorum. İyisi mi duymazlıktan geleyim.’

Bugünün ardından ben Funda Çamözü, Kendi Kutup Yıldızını Bul’u herkese tavsiye ediyorum.

1 yorum: